Çankaya Mutlu Son Masaj Hizmeti Masöz Bayan

Çankaya Mutlu Son Masaj Hizmeti Masöz Bayan

Çankaya Mutlu Son. Sesimi biraz tatlı-laştırıp “Bir işim var, onun için çıkıyorum ve bu iş sizin hayrınız için ama sormayın bana. Akşam yemeğinde evdeyim, gelin öğrenirsiniz” dedim. Bunun üzerine konuşmaya başladı fakat ben hitabını engelledim, “İşim acele, bırakın beni, akşama görüşürüz” dedim. Elimi öptü ve çıktı. Hemen gönlünü alabilmek amacıyla ona benim ufak evi göstermeye karar verdim. Daha bilmiyordu orayı. Benim sadık Victoire’ı çağırdım. Başım ağrımaya başladı, evimdeki adamlar beni yattı sanırlarken ben “aslolan adamım”la bir tek kaldım. O uşak giysisine büründü, ben de hizmetçi elbisesi giydim. Daha sonra bahçe kapısına otomobil getirtti, otomobile bindik ve yola çıktık.

Aşk tapınağına varınca, ev kıyafetlerinin en çapkınca olanını seçtim. Çok güzeldir, benim buluşumdur. Hem içini göstermez hem de her şeyi sezdirir. Siz hele bir sevgilinizi onu giymeye layık hale getirin, size de bir örneğini veririm, söz. Bu hazırlıklardan sonra Victoire geri kalan ayrıntılarla uğraşırken ben de Sopha’dan uzunca bir parça, Héloise’den bir mektup, La Fontaine’den bir fabl okudum. Takınacağım tavrı, hareketlerimi ayarlamak istemiştim. O sırada bizim Şövalye de her zamanki aceleci tavrıyla kapıya gelmiş. Kapıcı içeri almamış ve hastalanıp yatmış olduğumı söylemişler.

Çankaya Mutlu Son Masaj Hizmeti Masöz Bayan

Çankaya Mutlu Son. Benim tarafımdan bir de mektup vermiş kendisine fakat benim yazımla değil doğal ki, önlem alma huyumu bilirsiniz. Şövalye açmış mektubu ve Victoire’ın yazısıyla şunları okumuş: “Tam dokuzda, bulvarda, kafelerin önünde.” Anılan yere gitmiş, orada karşısına tanımadığı bir uşak çıkmış; tanımadığı değil, tanıyamadığı bir uşak: Bizim Victoire doğal gene. Uşak,kendisine, “arabanızı gönderin ve beni izleyin” diyor. Masallarda rastlanacak türden bu yürüyüş, onu kızdırdıkça kızdırıyor. Daha iyi böylesi! Kızmaktan zarar gelmez. Eve varıyor nihayetinde. Âşığın başına ummadığı bir nimet konsun da, büyülenmiş şeklinde olmasın, mümkün mü böyle bir şey?

Şaşkınlığı geçsin de kendine gelebilsin diye bir süre bahçede, ağaçların altında dolaştık, sonrasında içeri götürdüm onu. Önce iki kişilik bir sofra gördü. Yatağın da hazır olduğunu gördü bu arada. Eksiksiz halde donattığım ufak salona geçtik. Yarı kurnazlık, yarı duygusallık içinde beline sarıldım, dizlerine kapandım, “Canım benim!” dedim, “Senin bu anı birdenbire tadabilmen için yanlış davrandım, öfkeli gözükerek üzdüm seni.