Çankaya Mutlu Son

Çankaya Mutlu Son

Turner, bu nedenle de kendini zerre kadar suçlu hissetmiyordu. Bütün bu kırgın tavrına karşın, Miranda’nın, bu söz dalaşının her zerresinden Çankaya Mutlu Son en az kendisi kadar hoÅŸlandığından ne olursa olsun emindi. Bu yolculuk o kadar da korkunç olmayabilirdi. Çankaya Mutlu Son Turner yalnız onu bu tür hoÅŸ bir diyalog ile meÅŸgul edebilmek ve dudaklarına fazla uzun süre bakmamak zorundaydı. Dudaklarından gerçekten de hoÅŸlanıyordu. Fakat bunu tekrar düşünmeyecekti.

KonuÅŸmaya devam edecek bu kargaÅŸaya bulaÅŸmadan önceki zamanlarda olduÄŸu gibi eÄŸlenmeye çalışacaktı. Miranda’yla olan o eski arkadaÅŸlığını hayli özlemiÅŸti ve iki saat süresince bu arabada birlikte hapis olacaklarına bakılırsa aralarındaki iliÅŸkiyi biraz olsun yoluna dercetmek için bir ÅŸeyler yapabilirdi. “Ne okuyorsun?” diye sordu. Miranda öfkeyle başını kaldırdı. “Aiskhylos. Bunu aslına bakarsan sormamış mıydın?” “doÄŸrusu Aiskhylos’un nesi, anlamında sormuÅŸtum, ” diye açıkladı. Miranda’nın yanıt vermek için kitaba bakmak zorunda kalmış olduÄŸunı görünce ÅŸaşırdı. “Eumenides.” Turner yüzünü buruÅŸturdu. “HoÅŸlanmıyor musun?” “bütün o öfkeli kadınlardan mı? Sanırım hayır. Bana güzel bir macera hikâyesi ver, her gün okuyayım.”

Çankaya Mutlu Son

“Ben öfkeli kadınları severim.” “Kendini onlarla büyük ölçüde duygudaÅŸ mı hissediyorsun? Tatlım, hayır, diÅŸlerini sıkma Miranda, dişçiye gitmekten hoÅŸlanmayacağından ne 4o

ursa olsun inanırım.” Miranda’nın suratı öyle bir hal aldı ki, Turner gülmekten baÅŸka bir ÅŸey yapamadı.Çankaya Mutlu Son “Bu kadar duygusal olma, Miranda.” Hâlâ ona öfkeyle bakan Miranda mırıldandı, “Çok özür dilerim, Lordum, ” ve sonra her iyi mi baÅŸardıysa arabanın içinde alçak gönüllü bir reveransla eÄŸildi. Turner’ın kıkırdamaları yüksek sesli kahkahalara dönüştü. “Miranda, ” dedi gözlerini silerek. “Sen tam bir cevhersin.” Turner nihayet kendine ulaÅŸtığında Miranda kaçık olduÄŸunu söylermiÅŸ benzer biçimde ona bakıyordu.

Genç adam, ellerini pençe ÅŸeklinde havaya kaldırıp garip hayvani sesler çıkarmayı ve Miranda’nın kuÅŸkularını doÄŸrulamayı düşündü. Ama nihayetinde bir tek arkasına yaslanıp sırıtmakla yetindi. Miranda başını salladı. “Seni anlamıyorum.” Turner karşılık vermedi, mevzuÅŸmanın tekrar ciddi alanlara çekilmesini istemiyordu. Miranda kitabı tekrar kaldırdı, bu defa Turner onun sayfayı kaç dakikada çevireceÄŸini hesaplamaya karar verdi. Aradan beÅŸ dakika geçince gülümsedi. “Okumakta zorlanıyor musun ?” Miranda yavaÅŸ yavaÅŸ kitabı indirdi ve donuk gözlerle ona baktı. “Pardon?” “Zorlayıcı cümleler mi var?” Miranda ona bakmaya devam etti. “BaÅŸladığından bu yana bir sayfa bile çevirmedin.” Miranda sesli bir ah çekti ve büyük bir kararlılıkla sayfayı çevirdi. “İngilizce mi, Yunanca mı?” “Pardon?” “EÄŸer Yunancaysa, okuma hızının sebebini anlayabilirim.” Miranda’nın dudakları aralandı. “Demek Yunanca bilmiyorsun, ” dedi Turner omuz silkerek. “Ben Yunanca okuyabiliyorum, ” diye geveledi Miranda. “Evet, ve bu çok dikkate deÄŸer bir baÅŸarı.