Çankaya Masaj Salonu Masöz Reyhan

Çankaya Masaj Salonu

tam olarak baÄŸdaÅŸamadığım söylüyordum. Ne var ki Laura’mn kollarınday-ken benzeri düşüncelere en küçük bir yer bile olamazdı. Åžimdiye kadar kendimi böylesine bütünüyle vererek kimseyi sevmemiÅŸtim. Öteki aÅŸklarımı hatırlamıyordum bile; bunun sebebi kim bilir mutluluÄŸun her zaman tutkulu bir katliam olmasıdır: Çankaya Masaj Salonu son olarak gelen mutluluk öncekileri silip atar. Sözcükleri çok uzakta, yukarıda, gündelik hayat oltasının, üzerinde birçok zevkten, görevlerden ve sorumluluklardan oluÅŸan yemlerin takılı olduÄŸu bin bir iÄŸnesiyle boÅŸu boÅŸuna yüzüp yüzeysel etkilerini sürdürmeye bırakarak büyük derinliklerin sessizliÄŸi içinde onunla her beraber oluÅŸumuzda, zevkin kimi süre bizlere gerçekleri unutturduÄŸunu hâlâ çok iyi bilenlerin tanıdığı o dünya, yaÅŸamı sürdürmenin ancak bir kadına karşı duyulan aÅŸk yardımıyla bir yakarma haline gelebildiÄŸi o dünya yeniden doÄŸuyordu. Çankaya Masaj Salonu

Çankaya Masaj Salonu

Laura’nin Plaza’daki dairesinde ya da benim Mermoz Sokağı’ndaki dairemde olsun, en bayağı ÅŸeyler birer tapmma nesnesi haline geliyordu. Mobilyalar, lambalar, tablolar gizli saklı anlamlar kazanmış ve birkaç gün içinde, üzerlerinde anıların pasını taşır hale gelmiÅŸlerdi. KliÅŸeler, bayağılık, aşınma yoktu artık: Çankaya Masaj Salonu HerÅŸey ilk günkü gibiydi. AÅŸk sözcüklerinin, yalanların bıraktığı kuÅŸkulu lekeleri taşıdığı için dokunulmaktan çok korkulan tüm kirli çamaşırları, ilk mırıldanmalarla, ilk itirafla, annelerin bakışlarıyla baÄŸmı yine kuruyordu: AÅŸk ÅŸiirleri, ÅŸairler daha onları yazmadan bizimleydi. Seninle karşılaÅŸmamızdan önceki yaÅŸamım bana, bir taslaklar dizisi, kadm müsveddeleri, senin müsveddelerimi! OluÅŸturduÄŸu bir diziymiÅŸ ÅŸeklinde geliyordu, Laura. Senden önce tanıdığım hanımlar, yazılan kitabın birer önsözünden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi. Âşıkmış havasına girmeler

Benzer biçimde yapma’nm arkasına saklanan, ‘âşıkmış benzer biçimde davranma’nm ardına gizlenen özgün kabiliyetten yoksunluktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi. İnsan kimi süre herÅŸeyi çok baÅŸtan savma yapar, becerikliliÄŸiyle içindeki hünerleri gizler, iÅŸin kolayına kaçar, hayat gereklerini çok aza indirger, ucuzlatır, bu gereklerin tensel hazdan ibaret kaldığı bile olur. Ama pençe pençe kızıl lekeler bırakan, kusmalara neden olan bir hastalık adı ÅŸeklinde çınlıyor kulakta. Bayım, der doktor sana, dostunuz ‘vepres siciliennes’e yakalanmış, bu hastalık asla bağışlamaz. Ve sen, üstünde takım giysi, bir aÅŸk gecesinden dönmüşsündür; elindeki kemanı yere atıp hıçkırıklara boÄŸulursun…”