Çankaya Evde Masaj Hizmeti – Masör Ece
Çankaya Evde Masaj Hizmeti – Masör Ece
Çankaya Evde Masaj ayaklarım topraÄŸa sımsıkı basıyordu. Egemen olduÄŸum dünya, artık eskisi ÅŸeklinde mistik bir düşler dünyası deÄŸil, üzerinde durduÄŸum dünya idi. KardeÅŸim döndüğü zaman, evde kalmakla pek iyi ettiÄŸimi söyledi. Sartre, bizim bu saf asılsızımızı pek nazik bir tavırla yutmuÅŸ. Poupette’i beyaz perdeye götürmüş ve son derece iyi davranmış.
Çankaya Evde Masaj doÄŸru dürüst tek sözcük mevzuÅŸmamışlar. Poupette, “Herbaud’nun Sartre hakkında söylediklerinin tümü kendi uydurmasından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil” dedi. Poupette, Herbaud’yu çok iyi tanır ve onu pek hoÅŸ bulurdu. BoÅŸ zamanlarımdan yararlanıp, o günlere dek ÅŸu ya da bu yüzden dikkatsizlik etmek zorunda kalmış olduÄŸum arkadaÅŸları arıyodum. Eminlığımdan ürken Matmazel Lambert’i, evliliÄŸin getireceÄŸi mutluluk inancıyla tohuma kaçmaya baÅŸlamış olan Suzanne Boigue’yi görmüş oldum. Gitgide iÇankaya Yakası kapanan Riesmann’la, boÄŸucu birkaç saat geçirdim. Stepha, son iki aydır ortalıktan kaybolmuÅŸ.
Montrouge’da bir stüdyo tutan Fernando ile birlikte oturmaya baÅŸlamıştı. Onların “günahkâr bir yaÅŸam” sürdüklerini ve Stepha’nın bu uygunsuz davranışından utanarak beni aramadığını sanıyordum. Stepha, yine ortaya çıktı, aynı zamanda parmağında niÅŸan yüzüğü ile. EvliliÄŸe ilk adımını atmıştı. Bana sabahın sekizinde geldi. Birkaç hafta önce Mont-parnasse’da oluÅŸturulan Rus lokantası Domnique’de yemek yedik. Bütün günü konuÅŸa dolaÅŸa geçirdik. AkÅŸam, stüdyoya gittim.
Çankaya Evde Masaj
Çankaya Evde Masaj solmuÅŸ Ukrayna halıları aslolanıydı. Fernando, sabahtan akÅŸfakat kadar çalışıyordu ve büyük bir ilerleme içindeydi. Birkaç gün sonrasında, evlenmelerini kutlamak için bir parti verdiler Ruslar vardı, Ukraynalılar, İspanyollar vardı. Hepsi de uzaktan yakından resimle ilgili kiÇankayardi. Bolca bol içildi, dans edildi, ÅŸarkı söylenildi. Hepsi de giyinip süslenmiÅŸlerdi. Stepha, tasa bir süre sonrasında Madrid’e gidecekti. Oraya yerleÅŸiyorlardı. Aklı hep bu yolculukta ve eviyle ilgili hazırlıklardaydı. Daha sonraları bir baÅŸka ÅŸekilde tekrar soluklanacak olan arkadaÅŸlığımız, o günlerde sadece anılarda yaÅŸamak zorundaydı.
Zaza ve Pradelle’le birlikte gezmeye devam ediyorduk. Ne var ki, artık kendini fazlalık benzer biçimde gören, ben oluyordum. Öylesine iyi uyuÅŸuyorlardı ta! Zaza, umutlarını ve duygularını açıkça ortaya dökmeye pek cesaret edemiyordu daha; ama bu umutlan, annesine karşı yeni çıkışlar yapma gücünü veriyordu. Madam Mabille, onu evlendirmek için harıl harıl çalışıyor ve bu konuda amansız bir inatla tazın başının etini yiyordu. Yeni bir damat adayı söz konusu oldu mu, Madam Mabille, “Peki, ne alıp veremediÄŸin var bu adamdan?” diye çıkışmaya baÅŸlardı. Zaza, “Onu sevmiyorum, iÅŸte bu kadar” diye cevap verirdi.
Madam Mabille, kendince bir açıklamaya giriÅŸir. “Yavrum, hanım sevmez, erkektir sevecek olan!” derdi. Nihayetinde, usanır, öfkelenir, söylenmeye baÅŸlardı. “Madem bir alıp veremediÄŸin yok; niçin evlenmiyorsun çocukla? Ablan, kendinden çok daha azca kültürlü birisiyle pekâlâ da geçinip gidiyor.” Zaza, annesiyle olan bu çatışmaları, öfkeden çok üzülerek anlatırdı bana, çünkü annesinin kendisinden hoÅŸnut olmayışını, hâlâ hafife alamıyor, üzülüyordu. “Onunla dalaÅŸmaktan öylesine usandım ki; ita üç ay önce neredeyse dediklerine eyvallah diyecek hale geldim, ” diye anlattı. Kendisiyle evlenmek isteyen adamdan da oldukça hoÅŸlanmış; ama adamın ne Pradelle’le ne de benimle bir türlü arkadaÅŸ olamayacağını düşünmüş. Bizim aramızda, sudan çıkmış balık benzer biçimde kalacakmış adam. Zaza ise, baÅŸkalarına duyduÄŸu saygıyı duyamayacağı birine kocam diye sarılmak istemediÄŸi için kabul etmemiÅŸ.
Son yorumlar