Çankaya Evde Masaj Hizmeti Ebru

Çankaya Evde Masaj

Çankaya Evde Masaj  gerekecek.”

Ralph, büyük şeytanminaresini, parlayan ağaç kütüğünün

üstüne koydu:

“Önce bir şeyler yiyecek daha iyi olur, sonra hazırlanmış olurız.”

Yağmaya uğramış meyve ağaçlarına gittiler. Yiyebilmesi

için Domuzcuk’a yardım edildi. Birkaç meyveyi de yoklaya

yoklaya kendi buldu. Yerlerken, Ralph öğleden sonrasında

yapacaklarını düşündü:

“Eskiden nasılsak, öyle olacağız. Yıkanacağız…”

Sam, ağzındakileri yutup karşı koydu:

“fakat her gün yıkanıyoruz!”

Ralph, önünde duran kirli çocuklara bakıp içini çekti:

“Saçlarımızı taramalıyız. Ama öyle uzun ki saçlarımız!”

Eric,

“Benim iki çorabım da barınakta,

” dedi. “Bir çeşit

takke gibi başımıza geçirebiliriz onları.”

Domuzcuk,

“Bir şeyler bulup saçlarınızı bağlayabilirsiniz,

dedi.

Çankaya Evde Masaj

“Kızlar benzer biçimde!”

“Yok. Olmaz elbet!”

Ralph,

“Öyleyse, nasılsak öyle gideriz,

” dedi. “esasen onlar

da aynı halde.”

Eric, Ralph’ı engelleyecekmiş benzer biçimde elini uzattı:

“fakat onların yüzleri boyalı! Iyi mi olduklarını biliyorsun…”

Hepsi, evet dercesine başlarını eğdiler. Yüzlerini gizleyen

boyaların, onlara vahşi olmak özgürlüğünü bağışladığını öyle

iyi anlıyorlardı ki!”

Ralph,

“Eh, ne yapalım” dedi. “Bizim yüzümüz boyalı

olmayacak; çünkü vahşi değiliz bizler.”

Eric’le Sam, birbirlerine baktılar:

“fakat gene de…”

Ralph bağırdı:

“Boya yok!”

Anımsamaya çalıştı:

“Duman,

” dedi,

“bizim istediğimiz duman.”

Hırsla dönerek, ikizlere baktı:

“Duman diyorum size! Dumanımız olmalı!”

Bir sessizlik oldu. Arıların bin bir mırıltısı duyuluyordu

ancak.

Nihayetinde Domuzcuk, yumuşak bir sesle konuştu:

“elbet olmalı. Çünkü duman bir işarettir ve dumanımız

eğer olmazsa, bizi kurtarmaya gelmezler.”

“Bunu biliyordum!” diye bağlarırdı Ralph.

Kolunu Domuzcuk’tan çekti:

“şu demek oluyor ki sen ne demek istiyorsun…”

Domuzcuk çabucak mevzuştu:

“Senin her zaman söylemiş olduğinden başka bir şey demek

istemiyorum. Bir ara sandım ki…”

 

“Bir şey sanma” dedi Ralph yüksek bir sesle. “Hep

aklımdaydı söylemek istediğim. Hiç unutmamıştım.”

Domuzcuk, Ralph’ı yumuşatmak istercesine başını salladı:

“Sen şefsin, Ralph. Her şeyi aklında tutarsın.”

“Unutmamıştım.”

“elbette unutmamıştın.”

İkizler, sanki Ralph’ı ömürlerinde ilk kere görüyorlarmış

şeklinde merakla bakıyorlardı ona.

Belirli bir düzenle kumsalda yürümeye başladılar. Ralph,

mızrağı omzunda, birazcık topallaya topallaya önden gidiyordu.

Işıldayan kumların üstünde, buğulanan sıcaklığın titreşimleri

içinde, kendi uzun saçları ve yaraları bereleri arasında, her

şeyi tam olarak göremiyordu. Ralph’ın arkasından gelen