Çankaya Bayan Masör-Masör Bayan Ece

Çankaya Bayan Masör-Masör Bayan Ece

Çankaya Bayan Masör-Masör Bayan Ece Aynı şekilde, Hugh Pare, John Call’un evinin yanından geçerken, edepsiz Elizabeth Hertford’un adamı “orospu çocuğu” , “boynuzlu” ve nihayet “boynuzlu orospu çocuğu” diye karaladığını duydu. Acaba gerçekten Call’un annesinin orospu olduğuna ya da karısının zina icra ettiğina inanan var mıydı? Muhtemelen yoktu. Gene de Pare insanın komşuları arasındaki saygınlıkının beş paralık olduğuna şahit olmuştu. İngiltere’deki hakaret davalarını ateşleyen sözler, “kevaşe” , “ibne” , “puşt” şeklinde çağıl küfürlerin -elbet hakaret içeriyorlar ama dava öne sürülen sebebi değiller- yanında o denli ciddiye alınmaya değer görünmüyor.

Fakat Call, Streme ve Hertford gibilerin yaşadığı alıngan bir toplumda, dalaşma ve yuhalamanın peşinden kaçınılmaz olarak hakaret davaları geliyordu. Bir hakareti kaale almamak itibarını yitirmek demekti. 1618’de azgın Mary Crooke, Anne Moxam’ın evinin önünde dikilmiş, Moxam’ın “kralın önünde götünü gösteren kuyruklu bir orospu ve kancık” bulunduğunu bağırmıştı. Muhtemelen yine hiç kimse Moxam’ın kendisini kraliyete teşhir ettiğine inanmıyordu herhalde ama saçma bir iftira bile umursamazlıkla karşılanamazdı. Moxam’ın diğer yanağını uzatma kararı komşuları tarafından ödlekçe görüldü.

Çankaya Bayan Masör-Masör Bayan Ece

Çankaya Bayan Masör-Masör Bayan Ece Moxam şerefini korumak için ya sokakta Crooke ile karşılaşmalı ya da hakaret davası açmalı veya yaygın olduğu üzere her ikisini de yapmalıydı. İftiralar daha dişli kavgaların yan gösterileriydi genellikle. Elizabeth White, Rachel Townsend’in kocasını, White’ın kocasına olan borcunu ödememeye teşvik ettiğini duyunca münakaşa hemen parasal alandan cinsel alana kaydı. Elizabeth, Rachel’ın karşısına çıkıp onun “aşağılık bir hanım” olduğunu söyledi. Rachel da boş durmadı: “Ben senin gibi aşağılık bir kadın değilim çünkü kızlarımın bekaretini para için satmadım hiç.” Daha sonra Rachel, Elizabeth’i kızının bekaretini satarak beş pound kazanmakla kabahatladı. Böylece kocalar arasındaki basit bir para meselesi, kısa sürede eşler arasındaki bir namus meselesine dönüştü.

Cinsel iftiralar insanların para kaybetmesine yol açtığında kilise mahkemeleri işe yaramıyordu. Dini adaletin kesenin değil ruhun selametini sağlaması bekleniyordu. 1500 dolaylarında, seküler umumi hukuk mahkemeleri, insanlara iftiralar yüzünden para kaybettiklerinde dava açma olanağı verdi. Sözgelimi kendisine fahişe denildiği için kazançlı bir evlilikten olan bir kız, kilise mahkemesinde şerefini koruyabildiği şeklinde umumi hukuk mahkemesinde de kara çalma atana para davası açabiliyordu.